Türk Akademisyen: Çin’in Kalkınma Modeli Hızlı Modernizasyon ve Büyümeye Örnek Teşkil Ediyor
Türk akademisyen, “Çin’in kalkınma modeli, diğer bazı Asya ülkeleriyle birlikte, hızlı modernizasyon ve kalkınma alanında en iyi uygulamalar açısından başarılı bir örnek teşkil ediyor” dedi.
İSTANBUL, 1 Nisan (Xinhua) — Ankara merkezli Türkiye Asya-Pasifik Araştırmaları Merkezi Direktörü Selçuk Çolakoğlu, Çin’in kalkınma modelinin hızlı modernleşme ve büyümeye örnek teşkil ettiğini belirtti.
Çolakoğlu kısa süre önce Xinhua ile yaptığı söyleşide, Çin’in son 40 yılda önemli bir kalkınma ve dönüşüm süreci geçirdiğinin altını çizdi.
Uzman, “Çin özellikle son on yılda stratejik olarak daha yenilikçi stratejilere, yüksek teknolojili endüstriler geliştirmeye, katma değerli üretim birimlerine ve daha çevre dostu üretime öncelik verdi” dedi.
Hızla gelişmekte olan ülkeler için en önemli zorluğun orta gelir tuzağı olduğuna dikkat çeken uzman, Çin ile Güney Kore ve Singapur gibi bazı Asya ülkelerinin bu tuzaktan başarıyla kaçındığını ve dönüşümlerini sürdürdüğünü vurguladı.
Çolakoğlu, “Bu bağlamda Çin’in kalkınma modeli, diğer bazı Asya ülkeleriyle birlikte, hızlı modernizasyon ve kalkınma alanında en iyi uygulamalar açısından başarılı bir örnek teşkil ediyor” dedi.
Çin’in dünyada önde gelen ekonomilerden birine dönüştüğünü ve kalkınma deneyiminin büyük önem taşıdığını belirten Çolakoğlu, “Bu stratejik değişim sadece Çin’in ekonomik dönüşümü açısından değil, aynı zamanda küresel ekonomik kalkınma açısından da çok önemli” diye konuştu.
Akademisyen, Çin’in kalkınma stratejilerinin, benzer bir ilerleme kaydetmek isteyen gelişmekte olan diğer ülkeler için örnek uygulamalar sunduğunu ifade etti.
Çolakoğlu, “Çin’in yüksek teknolojili endüstrileri ilerletme ve yenilikçi stratejiler uygulama kararlılığı, ülkenin daha olgun bir kalkınma sürecine doğru ilerlediğini gösteriyor” ifadesini kullandı.
Akademisyen, Çin’in imalat, bilişim, malzeme, enerji, uzay ve sağlıktan oluşan geleceğin altı kilit sektörünü desteklemek üzere kısa süre önce bir kılavuz hazırladığını belirtti.
Bu stratejinin en iyi uygulaması olarak Çinli elektrikli araç üreticilerinin üretim ve teknolojik yenilikler konusunda küresel pazarda liderliği ele geçirdiğini belirten akademisyen, Çin’deki yüksek teknoloji endüstrisinden güç alan çevre dostu kalkınmada bir artış görüleceğine dair inancını dile getirdi.
Çin’in küresel tedarik zincirlerinin merkezinde yer aldığını ve dünya ekonomisini daha canlı hale getirdiğini kaydeden Çolakoğlu, Çin’in siyasi nedenlerle küresel tedarik zincirlerinden koparılmasının küresel ekonomi açısından öngörülemeyen sıkıntılar yaratacağını ve genel anlamda küresel sistem için zorluklar oluşturacağını belirtti.
Çolakoğlu, durgun seyreden küresel ekonomik toparlanma sürecinde Asya ülkelerinin ekonomik yükseliş yaşadığını ve küresel ekonomi, ticaret ve üretim faaliyetlerine daha aktif şekilde katıldığını belirtti.
Akademisyen, “Sadece Çin değil, Güneydoğu Asya ve Doğu Asya ülkeleri dahil olmak üzere diğer ülkeler de çoğunlukla yüzde 5 ila 10 arasında değişen ve küresel ortalamayı aşan büyüme oranlarıyla çok başarılı kalkınma süreçlerine sahipler” dedi.
Çolakoğlu, Asya ekonomilerindeki dinamik ve güçlü kalkınmanın küresel ekonomik görünümü önemli ölçüde canlandırdığını, büyümeyi ve uluslararası ticareti güçlendirdiğini ifade etti.
Akademisyen, özellikle Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) anlaşmasının imzalanmasının ardından Doğu Asya’da artan bölge içi ticaretten övgüyle söz ederek, bu ticaretin dünya gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 30’u gibi önemli bir paya karşılık geldiğini vurguladı.
Çolakoğlu, “Asya ülkelerinin olumlu etkisi aynı zamanda bölge içi ticareti ve genel olarak ekonomik entegrasyonu daha da ileriye götürüyor. Bu ticari hareketlilik, ticari entegrasyon ve ekonomik bütünleşme ise dünyanın ekonomik büyümesi üzerinde olumlu etkiler yaratıyor” dedi.
Akademisyen, Batılı ülkelerin çatışmalar, savaşlar veya pandemiler sırasında küresel tedarik zincirindeki kesintilere karşı dayanıklılığı artırmak için Asya’nın organizasyon yapısından ilham almalarını önerdi.
Çolakoğlu, “Bu bağlamda önde gelen ekonomiler, özellikle de gelişmekte olan ve gelişmiş ekonomiler bir araya gelerek işbirliği yapmalı ve mevcut mesele ve sorunlara çözüm bulmalı” dedi.